Bugün Muharrem Ayının Kaçı? Psikolojik Bir Mercekten Bakış İnsan davranışlarını çözümlemek, psikologların en çok sevdiği ve aynı zamanda en zorlayıcı görevlerden biridir. İnsan zihni, sadece bilinçli düşüncelerle değil, aynı zamanda bilinçdışı süreçlerle de şekillenir. Bu süreçleri anlayabilmek, daha derin bir insanlık anlayışına yol açar. Muharrem ayı, İslam takviminin önemli bir zaman dilimi olarak, sadece dini değil, aynı zamanda psikolojik anlamda da büyük bir yer tutar. Bugün, bu dönemi psikolojik bir mercekten incelemeye çalışacağız. Muharrem ayı, bireylerin ruhsal dünyasında nasıl bir yankı uyandırıyor? Bu dönemin insan psikolojisine olan etkilerini, bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji boyutlarıyla ele alalım. Muharrem Ayı ve Bilişsel…
Yorum BırakProfesyonel Fikir Rehberi Yazılar
Giriş: Ölçünün Felsefesi – Filozofun Sessiz Sorusu Bir filozof için her sayı, yalnızca niceliksel bir ifade değil; aynı zamanda varlığın doğasına dair bir ipucudur. “1 milyon metrekare kaç dönüm?” sorusu yüzeyde basit bir matematiksel merak gibi görünür. Ancak insan zihni, sayıları yalnızca ölçmek için değil, dünyayı anlamlandırmak için de kullanır. Bu nedenle, bu sorunun cevabı bir hesaplama kadar, insanın bilgiyle kurduğu etik, epistemolojik ve ontolojik bağları da içerir. — 1 Milyon Metrekare Kaç Dönüm? Önce cevabı verelim: 1 dönüm = 1.000 metrekare olduğuna göre, 1.000.000 metrekare = 1.000 dönüm eder. Ama felsefi olarak, bu sonuçtan daha önemli olan şey, “ölçme…
8 YorumŞarkı Sözleri Yazan Kişiye Ne Denir? Toplumun Ruhunu Kaleme Alanlar Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme Bir Sosyoloğun Merakı: Toplumun Sesine Kulak Vermek Toplumun dokusunu anlamaya çalışan bir araştırmacı için müzik, yalnızca bir sanat biçimi değil, toplumsal bir aynadır. Her şarkı, insanların nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve birbirleriyle nasıl ilişki kurduğunu gösteren bir sosyal belgedir. Bu aynayı bize sunan, kelimelere duygular, deneyimler ve kimlikler kazandıran kişiye “şarkı sözü yazarı” ya da geleneksel adıyla “güftekâr” denir. Ama bu tanımın ardında yalnızca bir meslek değil, çok daha derin bir toplumsal işlev yatar. Çünkü güftekâr, sadece sözcükleri değil, aynı zamanda toplumun ruhunu, beklentilerini ve çelişkilerini yazar.…
8 YorumKandıra’da Yaşanır mı? Bilimin Işığında Küçük Bir İlçenin Büyük Gerçekleri “Kandıra’da yaşanır mı?” sorusu, ilk bakışta yalnızca bir yerleşim tercihi gibi görünebilir. Ancak bu sorunun ardında iklim verilerinden tarım potansiyeline, sosyolojik dinamiklerden ekolojik sürdürülebilirliğe kadar uzanan çok katmanlı bir bilimsel tablo yatar. Ben de bu yazıda, bir bilim meraklısı olarak bu tabloyu birlikte okumaya davet ediyorum sizi. Hadi gelin, Kandıra’yı yalnızca bir harita noktası olarak değil, yaşanabilirlik açısından bilimsel bir mercekle inceleyelim. Coğrafi ve İklimsel Temeller: Doğa Kandıra’dan Yana mı? Kandıra, Kocaeli iline bağlı, Karadeniz kıyısında yer alan küçük ama stratejik bir ilçedir. Bu konum, ona hem avantajlar hem de…
8 YorumPendik Kuzeyinde Hangi İlçeler Var? Bir Edebiyatçı Perspektifinden Kelimenin gücü, dünyanın dokusunu değiştirebilir. Bir kelime, bir cümle, bir anlatı; her biri içinde bulunduğumuz gerçekliği şekillendiren, dönüştüren, yeniden yazan unsurlardır. Her edebi eser, bu gücü gözler önüne serer. Tıpkı bir yazarın dünyayı nasıl anlatmayı seçmesinin, okurun o dünyayı nasıl algılayacağını belirlemesi gibi, şehirlerin içindeki ilçelerin varlığı da birer anlam taşır. İlçeler, yalnızca coğrafi birer bölge olmanın ötesinde, birer kimlik ve hikayedir. İşte bu noktada, Pendik’in kuzeyindeki ilçeleri keşfederken, onları bir yazar gibi okumanın, bir karakterin hayatına dair anlamlar çıkarmanın zamanıdır. Pendik’in Kuzeyi: Bir Keşfe Çıkış Pendik, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yer alan…
6 YorumPalamut Bulmacada Ne Demek? Bir Kelimenin Kültürel, Tarihsel ve Dilsel Yolculuğu Bulmacalar, dilin belleğini canlı tutan gizli arşivlerdir. Her kare, bir kelimenin geçmişine, kökenine ve toplum içindeki yerine açılan küçük bir kapıdır. “Palamut” sözcüğü de bu anlamda hem tarihsel hem de kültürel bir derinliğe sahiptir. Günlük dilde bir balık türü olarak bilinen palamut, bulmacalarda bazen doğrudan anlamıyla, bazen de çağrışımsal yönleriyle karşımıza çıkar. Ancak bu basit görünen kelimenin arkasında, Türk kültürünün denizle kurduğu uzun soluklu bir ilişki, dilin evrimi ve anlamın dönüşümü yatar. — Palamut’un Tarihsel Kökleri: Balıktan Sözcüğe Uzanan Bir Hikâye Palamut kelimesinin kökeni, Yunanca “pelamys” sözcüğüne dayanır. Eski…
4 YorumOrtalama İnsan Yumruğu Kaç Kilo? — Gücün, Bedenin ve Kültürün Hikâyesi İnsanın Yumruğuyla Tanışması İnsanoğlu tarih boyunca yumruğuyla hem savunmuş hem de ifade etmiştir kendini. Yumruk, yalnızca bir fiziksel hareket değil; öfkenin, adaletin, direnişin ve bazen de dayanışmanın simgesidir. Ama bugün bu kadim hareketin arkasında daha somut bir soru vardır: Ortalama insan yumruğu kaç kilo? Bu soru ilk bakışta spor dünyasının ya da dövüş sanatlarının konusu gibi görünse de, aslında insan bedeninin tarihsel evrimiyle, toplumsal güç anlayışıyla ve modern bilimin ölçüm tutkusu ile ilgilidir. Tarihsel Arka Plan: Gücün İlkel Kökeni İlk insan toplulukları yumruğu yalnızca saldırı için değil, hayatta kalmak…
Yorum Bırakİki Göz Birbirine Eşit midir? Psikolojik Bir Bakış Bir psikoloğun masasındayım. Önümde not defteri, yanımda bir ayna. Aynaya bakıyorum ve kendime soruyorum: “İki göz gerçekten birbirine eşit midir?” Fiziksel olarak benzer olabilirler; aynı yüzde, aynı ifadede yer alırlar. Fakat psikolojik olarak her biri başka bir dünyaya açılır. Biri geçmişi görür, diğeri geleceği. Biri korkuyla, diğeri umutla bakar. Gözler, insanın içsel denge aynasıdır; birinin baktığı yerle diğerinin anladığı şey her zaman aynı değildir. Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Gözün Algısı Eşit Olabilir mi? Bilişsel psikolojiye göre görme yalnızca fiziksel bir süreç değil, aynı zamanda bir yorumlama biçimidir. Gözler çevremizdeki dünyayı algılamak için birer…
8 YorumGülümsemek Mutlu Olmak mıdır? Edebiyatın Gölgesinde Bir Sorgulama Kelimenin sihri, insan ruhunun en gizli kıvrımlarına dokunur. Edebiyat, yalnızca anlatmakla kalmaz; hissi dönüştürür, anlamı çoğaltır, duyguyu biçimlendirir. Gülümsemek de böyledir aslında — bir yüz hareketinden öte, bir anlatıdır. Tıpkı bir kelimenin içinde saklı bin anlam gibi, bir gülümseme de bin ruh halini taşıyabilir. Ama soralım: Gülümsemek, gerçekten mutlu olmak mıdır? Yüzdeki Işık: Gülümsemenin Çelişkili Doğası Edebiyatın sayfalarında gülümseme, her zaman mutluluğun simgesi değildir. Fyodor Dostoyevski’nin Raskolnikov’u suçla yüzleşirken gülümser; çünkü o anda gülümseme, pişmanlığın değil, içsel bir parçalanmanın maskesidir. Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway’inde Clarissa’nın gülümsemesi, bir tür savunma duvarıdır — içsel…
Yorum BırakBazı hikâyeler vardır, bir laboratuvarın soğuk duvarları arasında değil; kalplerin en sıcak yerinde başlar. Bu yazıyı yazarken, size sadece “Kalsiyum klorür nelerde bulunur?” sorusunun cevabını vermek istemedim. Aynı zamanda, bu maddenin yaşamın içinde nasıl bir anlam taşıdığını da hissettirmek istedim. Bir Kış Akşamı: Kalsiyum Klorürle Tanışma Soğuk bir kış akşamıydı. Ayaz, yolları buz gibi keserken, kasabanın sokak lambaları titrek bir umutla yanıyordu. Elif, pencerenin önünde oturmuş, dışarıda karla kaplanmış yolları izliyordu. Eşi Murat ise, elinde çay fincanıyla içeri girdi. “Yine yollar donmuş,” dedi Murat, kararlılıkla. “Belediye bu sene kalsiyum klorür kullanmaya başladı, yarın çözülür hepsi.” Elif gülümsedi. “Sen hep çözüm…
Yorum Bırak