Dalaletin Zıttı Nedir? Bir İzmirli Genç Yetişkinin Gözünden
Dalaletin Zıttı: Gerçekten Ne Olabilir?
Dalaletin zıttı nedir? Bunu sormak, tam olarak ne demek istediğimi anlatmak zor ama bence herkesin en az bir kere kafasında bu soruyu sorduğu bir konu olmuştur. İzmir’de büyümek, her an bir komik olayla karşılaşmak demek ve bazen de her şeyin çok anlamlı olduğunu düşündüğünüz anlar arasında kaybolmak. Dalaletin zıttı ne, diye sorarsanız, ben size birkaç öneri sunabilirim ama önce size biraz daha anlatayım.
Biliyorsunuz, hayatta her şeyin bir zıttı vardır. Işığın karanlıkla, gülenin ağlayanla, yazın kışla bir ilişkisi vardır. Ancak “dalaletin zıttı” denildiğinde, iş biraz daha karmaşıklaşıyor. Herkes doğru bildiğini savunur, ama doğru nedir ki? Dalaletin zıttı, belki de hayatı olduğun gibi kabul etmek, her şeyin farkında olmak ve buna göre hareket etmek olabilir.
Dalaletin Zıttı: İzmir’de Bir Gün
Bir gün arkadaşlarla sahildeyiz. “Abi, dalaletin zıttı nedir?” diye sormak istedim ama birden ağzımdan çıkıverdi: “Dalaletin zıttı nedir, diye sorarsanız, ben size hayatın anlamını göstereyim.” Herkes sessizleşti, bir dakika düşündüler, sonra kahkahalar patladı. Hayat zaten bu değil mi? Küçük şeyleri ciddiye almak, sonra gülüp geçmek!
Beni bir kenara bırakın, sahildeki kalabalık bile aslında bu soruyu daha farklı bir açıdan ele alıyor. Dalaletin zıttı, belki de gerçekten hayatın içindeki anlamlı anları fark etmek. Yani, bir çimenin üstünde uzanıp, bulutların şekillerine bakarken aklımıza gelip kafamızı karıştıran o soru: “Dalaletin zıttı nedir?” sorusunun cevabı da bir o kadar basit. Belki de bu anların tam ortasında gizlidir.
İçimdeki Ses: Dalalet ve Zıttı
Bir gün, evdeyim, bilgisayarın başında sıkılmak üzereyim. Aklımda dalaletin zıttı sorusu dönüp duruyor. “Dalaletin zıttı nedir?” diye soruyorum kendime. O sırada birden iç sesim devreye giriyor:
“Sen yine başladın bak, bu kadar kasmana gerek yok, aslında herkes gibi takıl, dışarıda espri yap, ya da bu soruyu unut. Ne bileyim, ne olur ki?”
Gülüyorum ve bilgisayarımı kapatıp dışarı çıkıyorum. İşte, bu noktada fark ediyorum: Dalaletin zıttı, tam olarak bu anlarda kendini gösteriyor. Gerçekten sıkıldığınızda, aklınızda bir soruyla kalakaldığınızda, belki de tek yapmanız gereken şey basitçe dışarı çıkmak ve hayatın size sunduğu anları yakalamak.
“Dalaletin Zıttı Ne Ki?”
Bir başka arkadaşım, hep düşündüğüm soruyu sordu. “Dalaletin zıttı ne ki?” Bu soruya cevap verirken, önce klasik bir İzmirli esprisi yapmayı tercih ettim.
“Dalaletin zıttı… kesinlikle Mavişehir’de sabah erken kalkıp, Çeşme’ye gitmek, rahat bir yolculuk yapmak, o kadar basit.”
Ama tabii, herkes buna gülmedi, bu konuda ciddi olanlar vardı. Onlar bambaşka bir şey düşündüler. Birisi, “Dalaletin zıttı, doğru yolda olmak, hatalarını kabullenip insanlara dürüst olmaktır,” dedi.
“Vay be!” dedim, “Bunu duyduğumda hemen hayatımı değiştireceğim!”
Bir de öyle tipler var ya, her konuda ciddi olan. Hani hayatlarına anlam katmaya çalışan. Benim de onlara karşı biraz takıldığım doğrudur. Ama ne diyelim? Dalaletin zıttı, her halükarda bir şekilde kabul edilebilir.
Dalaletin Zıttı: Hayatın Küçük Anları
Şimdi biraz da hayatın o küçük anlarına dönelim. Dalaletin zıttı diye düşündüğümde, aklıma hep basit ama değerli şeyler geliyor: Bir arkadaşla yapılan sohbet, sokakta karşılaşıp selamlaşmak, elinde kahveyle sahilde yürüyen birini görmek… Bu anlar gerçekten de hayatın anlamını oluşturan şeyler değil mi?
Bir de İzmir’in o akşamüstü güneşi var ya, tam dalaletin zıttı! Hani sabah güneşinin soğuk, solgun hali, akşam olduğunda yerini sıcacık bir altın sarısına bırakır ya… İşte tam o anda, yavaşça yürürken “Dalaletin zıttı, galiba bu,” diyorsunuz.
Dalaletin Zıttı: Herkesin Kendi Cevabı
Sonuçta, dalaletin zıttı nedir diye düşünüp duruyorum. Herkesin bir cevabı var. Kimisi hayatı karmaşıklaştırır, kimisi de basitçe kabul eder. Ama en önemlisi, bu soruyu sorarken kendinizi bulmanız, kendi yolunuzu çizmenizdir.
Bunu daha fazla uzatmamama gerek yok. Dalaletin zıttı, belki de tam burada, şu anda, yaşadığımız anların ta kendisidir. Kendinizi kaybetmeden, hayatın tadını çıkararak yaşadığınız her an, bu zıttı oluşturuyor olabilir.
Sonuçta, ben de her an bir espri yaparak, bir şeylere gülerken aslında derinlemesine düşünmeyi seviyorum. İzmir’de hayatı bu şekilde keşfetmek, belki de en güzel yanıdır.